17 Nisan 2017 Pazartesi

Dr. Ersin Arslan’ı Rahmet ve Minnetle Anıyoruz

Türk Sağlık-Sen olarak yas günü ilan ettiğimiz bu 17 Nisanda Şehidimiz Dr. Ersin Arslan’ı rahmet ve minnetle anıyoruz. Ruhu Şad Mekanı Cennet olsun.

Sağlıkta şiddetin cinayete dönüştüğü öğünden bugüne neler değişti diye bakacak olursak ne yazık ki göreceğimiz sadece şiddetin artmış olduğu gerçeğidir.  Doktorların görev başında katledildiği,

Ambulansların ve 112 istasyonlarının kurşunlandığı, doktorların bıçaklandığı, hemşirelerin tartaklandığı, hastanelerin gruplar halinde basıldığı ve amirlerin sürekli olarak mobbingi çoğalttığı şiddet ortamı ne yazık ki artarak devam etmektedir.

Dr. Ersin Arslan’ın ölümünün ardından alınan bazı tedbir ve düzenlemelerin içerisinde olan beyaz koda göre resmi olarak bildirimi yapılan ortalama günlük şiddet vakası sayısı 31’dir. 

Şiddet uygulayanın tutuklu yargılanması gibi düzenlemeler ise uygulamada hayata geçmemiştir. Kısacası dayak yine atanın yanına kar kalmıştır.

Şiddeti tedavi yöntemi olarak benimseyen ve sağlık çalışanını darp ederek sağlık kurumlarında işinin görüleceğini düşünen hastalıklı zihniyet gün geçerek çoğalmaktadır.

Türk Sağlık-Sen olarak son yaptığımız memnuniyet araştırmasında “ Çalıştığınız kurumunuzda şiddete karşı yeterli güvenlik önlemi alınıyor mu ? ' sorusuna çalışanları sadece yüzde 10.5’i evet cevabını vermiştir. Yüzde 49,6’sı güvenlik önlemlerinin alındığını ancak yetersiz olduğunu, Yüzde 39,9’u da güvenlik önleminin alınmadığını belirtmiştir.

Tüm bu rakamları değerlendirdiğimizde ortaya çıkan tek sonuç ise sağlık çalışanlarının can güvenliğinin tehlikede olduğudur. Sağlık çalışanları can kurtarmak için çalışırken hayatlarından endişe duyarak hizmet vermektedirler. Bugün eve sağlam dönebilecek miyim tedirginliğini hergün yaşamaktadırlar.

 Bunun yaptığı tahribatın hesabını kim nasıl verebilecektir ?  Büyük bir ayıp olan bu trajedi sonlandırılmayacak mıdır? Sağlık çalışanları için güvenli bir çalışma ortamı  hayal olarak kalmaya ne zamana kadar devam edecektir.

Çözüm geciktikçe sağlıkta şiddet artmaktadır. Ağır cezalar ve caydırıcı tedbirler bir an önce alınmalıdır.

Sağlıkta şiddet sadece kamu görevlisini darp olmaktan çıkarılarak, kamu hizmetini engelleme, vatandaşın sağlık hakkını kullanmayı engelleme ve bunun sonucunda insan hayatının riske atılması gibi suçların da cezası olmalıdır.

Tutuklu yargılama gibi caydırıcılığı olan bir diğer unsurda  hayata geçirilmelidir.

Ayrıca sağlık çalışanlarına şiddet uygulayanların kamu sağlık hizmetlerinden belli bir süre bedel ödeyerek yararlanması ile ilgili de bir düzenleme yapılmalıdır. Bu kişiler sağlık hizmetlerinden yararlanmak için ceplerinden para ödemelidir.

Sağlık çalışanlarının şiddetin en aza indirilmesi adına bekledikleri  bu düzenlemeler hayata geçirilmelidir. Bu konuda artık ciddi adımlar atılmalıdır. Sabrımız kalmamıştır.  Güvenli çalışma sağlık çalışanlarının hakkıdır.

Türk Sağlık-Sen olarak Dr. Ersin Arslan’ı bir kez daha rahmetle anıyor ve sağlıkta şiddet sona ERSİN diyoruz

     Önder KAHVECİ

                                                                                                                                                                                                                                                       Genel Başkan

3 Nisan 2017 Pazartesi

SAĞLIK ÇALIŞANI RANT SİMSARLARININ HEDEFİ

Bir kişi tıbbi müdahaleden dolayı zarara uğramışsa tazminat davasını sağlık çalışanının aleyhine değil Sağlık Bakanlığının aleyhine açabilmelidir...

Sağlık hakkı Anayasada güvence altına alınmış temel haklardandır. Bu nedenle sağlık çalışanları sağlık hizmetini kamu idaresi adına sunmaktadır. Dolayısı ile sağlık çalışanları mesleklerini icra ederken üçüncü kişilere (hastalara) yönelik hatalardan dolayı sorumlu tutulup tazminata mahkûm edilemezler. Hiçbir sağlık çalışanı bilerek ve isteyerek bir hastanın zararına işlem yapmaz/yapamaz. dolayısı ile suçlu muamelesi edilemez.

Bir hâkimin hatalı kararı sonucunda açılan tazminat davası hâkimin şahsına değil adalet bakanlığına karşı açılmaktadır. Her ne kadar mevzuatta Adalet Bakanlığının hâkimden tazminatı rücu etme hakkı var ise de uygulamada böyle bir örnek yok denecek kadar azdır. 

Dolayısı ile bir sağlık çalışanının hatalı müdahalesinden dolayı tazminat davası sağlık çalışanının şahsına değil Sağlık Bakanlığına karşı açılabilmelidir. Sağlık Bakanlığı da tıpkı Adalet Bakanlığı gibi tazminatı sağlık çalışanlarından rücu etme yoluna gitmemelidir.

Ayrıca kamu idaresi adına sağlık hizmeti sunan sağlık çalışanlarının tazminat nedeni ile hedef yapılması hastaların tedavi edilemez duruma getirilmesi, sağlık çalışanlarının da sürekli tazminat ödeme baskısı altında mesleklerini icra etme korkusunun yayılması demek olur. 

Maalesef şu anda hastanelerin önü tazminat davaları için hastaların peşinde koşan simsarlar ile doludur. Sağlık çalışanı, hatasından menfaat temin etmek isteyen rant simsarlarının hedefi olmaktan kurtarılmalıdır.


Semih Durmuş